Ne zaman konfor alanımızdan çıkıp bir aksiyon yapmaya kalksak görünmez bir el adım atacağımız ayağımızdan bizi tutup geri çekiyormuş gibi hissederiz. Yüzeysel olarak görünen kısmı bazen atalet, bazen çekingenlik, bazen de tembellik gibi görünebilir. Ancak derinlerde yatan genellikle adım attıktan sonraki aşamada bizi beklediğini düşündüğümüz belirsiz ruh hali ile nasıl baş edebileceğimizi bilememektir.
Gelin korkuya biraz yakından bakalım. Korku hissi, korktuğunuz anda mevcut değildir. Ya korktuğumuz olay gerçekleşmeden önce vardır ya da olay bir kez gerçekleştikten sonra ortaya çıkar. Korkusunu duyarak yaşadığımız o olay her ne ise gerçek olduğunda orada olmayan tek his korkudur.
Bir örnek verelim; diyelim ki trafik kazası yapmaktan çok korkuyorsunuz. Ne zaman yola çıksanız ya da sevdikleriniz yolculuğa çıkıyor olsa sizi bir tedirginlik bir evham basıyor ve kontrolcülüğünüz tırmanıyor, o yolculuk bitene kadar kendinizi bir türlü rahat hissedemiyorsunuz. Allah göstermesin bir trafik kazası gerçek oldu .O an gerçek olduğunda korku yerini başka duygu durumlarına bırakır. Acı, telaş ve aksiyon yani ‘şimdi ne yapacağım’ aksiyonu. Bir çok karmaşık duygunun arasında artık korku yoktur çünkü korkulan şey o an yaşanmaktadır.
Korku o kadar büyük bir illüzyondur ki hiçbir realitede yoktur. Ancak aynı zamanda kendini gerçekleştiren bir kehanettir. Yani evrensel düzende bakıldığında korkarak korktuğumuz şeyi kendimize çekiyoruz ve gerçek kılıyoruz.
Bugün çalıştığımız çoğu alanda hayatımızın arzuladığımız ilerleme seviyelerinden bizi geri tutan yegane duygunun korku olduğunu biliyorsak ve şimdi bunun anda mevcut olmayan bir illüzyon olduğunu fark ediyorsak, bu durumda korkunun bizim hayatımızdaki yeri nedir?
Yani aslında korku yok mudur? Bütün bu korkular bizim uydurmamız mıdır?
Korku bizlerin doğuştan bildiği değil başına gelen olaylarla öğrendiği ve ailemiz tarafından koruma amaçlı öğrendiğimiz bir duygu. Ve her ne kadar illüzyon olduğuna ikna olsak da ret edemeyeceğimiz kadar bize gerçek görünen bir duygu.
Peki pratik yaşamda bir korku hissettiğimizin farkına vardığımızda biz neler yapabiliriz?
Bilinç öğretilerine göre soruda sormak bizi içinde bulunduğumuz duygu durumundan çıkaran, genişleten ve bakış açımızı değiştiren en güçlü teknik. Korktuğumuz anlarda öncelikle bu korkunun kime ait olduğunu sormalı ve bizim olmayan korkuyu kaynağına iade etmeliyiz. Kendinizden talep edebilirsiniz, ‘korku bariyeri şimdi derhal aşağı in’. ‘Ben bu realitenin yalanlarını satın almak yerine bu hissi dönüştürecek hangi güç olabilirim?’ diye sorun ve korkunun aslında olmayan bir his olduğunu hatırlayın.
Unutmayın korku bir illüzyondur ve asla mevcut değildir.
Cesaretin korkunun yerini aldığı bir hayat diliyorum. Sevgiyle kalın soruda kalın.