Kendi Önünden Çekil ve Yaşamının Mimarı Ol!
Ayurveda insanoğlunun her yönden dengede ve zinde kalmasını sağlayan koruyucu bir tıp sistemidir.
Bilincimizi yükselten ve farkındalık sürecimizi artıran Ayurvedik yaşam tarzı, genel sağlık halimize olumlu yönde ivme kazandırırken well-aging sürecini destekler, beslenme önerilerinden kadim tekniklere kadar büyük bir şifa yelpazesi sunar. Hayat dolu sağlıklı bir beden, coşkulu ve üretken bir zihin ve arzularını kolaylıkla hayata geçiren bir ruh durumu tahsis ederken sağlıksız hücre ve enerjilerin transformasyondan geçere fizyolojide biriken fiziksel ve duygusal toksinlerin uzaklaştırılmasını sağlar.
5000 yıllık Ayurveda kadim öğretileri hastalıkların oluşma ve tedavi edilme prosesini 6 adımda inceler. Bunlardan ilk 4 ü oluşum, son 2 i teşhis ve tedavi aşamasıdır. Yani hastalıklar ilk 4 aşamada önlenebilir ve geri döndürülebilir. Yaşam tarzı değişiklikleriyle de tekrar oluşumlarının önüne geçilebilir. Koruyucu ve önleyici özelliğinin yanında enerji tıbbı, fonksiyonel tıp protokollerini de içerir. Bütün bunlarla beraber sizlerle paylaştığımız Wellbeing çatısı modern batı tıbbının akut hastalıklardaki tedavi protokollerini ve acil müdahalelerini de kucaklamaktadır.
Yaşam tarzı denildiğinde ise gündeme gelen öncelikli kavram ise günlük rutinlerdir.
Ayurveda bizlerin ruhsal, bedensel ve zihinsel yönlerden sağlıklı ve dengeli olmamızı, yasaklar koyarak ve kısıtlamalar yaparak değil, tam tersine bilincimizde doğal bir dönüşümle alışkanlıklarımızı dönüştürmemizi sağlar.
Bunun için hayatımızdan sağlığımıza hizmet etmeyen alışkanlıkları yasaklamak yerine günlük kolay ve uygulanabilir rutinleri ekleyerek dönüşümü başlatır. Ayurveda ve enerji tıbbı felsefesinde kötü alışkanlıkların ruhsal kaynaklarına inerek kaynağın bertaraf edilmesi için çeşitli enerjisel ve bitkisel detoks yöntemlerini önerir. Aynı zamanda sindirim sistemini düzenleyici ve sinir sistemini güçlendirici egzersizlerle vücudumuzun kendi kozmik şifa sistemini çalıştırmasını sağlar.
Günlük rutinler uygulaması kolayca hayatımıza alabileceğimiz bize kendimizi değerli hissettirecek ve çok büyük bir dönüştürme gücüne sahip aktivitelerdir.
Ayurvedik rutinlere harcadığınız zaman misli ile size geri döner. Sizi hastalıkların hayatınıza getireceği ruhsal, maddi ve bedensel yıkımlardan koruduğu gibi aynı zamanda ideal kilo tahsisi, stres ve kriz yönetimi, dengeli ilişkilere sahip olma ve hatta isteklerinizi kolayca yaşamınıza çekebilmenizle ilgili alan açıcı bir çok konuda 5 duyunuzun çok daha ötesinde bir yaşamı size hediye eder.
Nedir bu günlük rutinler?
1-DİL SIYIRMA
Arınma ağızdan başlar felsefesiyle güne temiz bir ağız, hem sinir sistemimiz hem de enerji alanlarımızı ileri bir seviyeye taşımanın ilk koşuludur. Fiziksel olarak ağzımızın temiz olması ruhsal ve düşünsel olarak da ağzımızdan yıkıcı sözlerin çıkmasını engeller, böylelikle alanımızı temiz tutabilir, katkı alanından işlevsel olabiliriz.
İnternetten alabileceğiniz bakır ya da plastik bir dil sıyırma aparatı ile her sabah kalktığınızda ilk işiniz dilinizi kendi pembeliği ortaya çıkana kadar sıyırmak olmalıdır.
Dil sıyırma işlemi sinir sistemimizin ana elemanı olan vagus sinirini uyararak bir gün öncesinden kalan besinsel ve duygusal atıkların sistemimizden uzaklaştırılmasını sağlar. Bu sayede yeni güne bir önceki günün atıklarıyla değil yeni enerjilerle başlayabiliriz.
Ardından dişinizi organik ve katkısız bir diş macunuyla fırçalayabilirsiniz.
Bu uygulamayı yaparken geçirdiğiniz süre boyunca içinizden ‘hayatın tümü bana neşe, kolaylık ve ihtişamla gelir’ mantrasını da tekrar etmeyi unutmayın! Hatta banyo aynanıza bile yazabilirsiniz.
2-ŞELASYON- OIL PULLING
Detoks deyince aklınıza sadece bir dönem sıvı bitkisel desteklerle beslenmek gelebilir. Oysa ki vücudumuz her gün detoks yapıyor. Vücudumuzda biriken toksinleri atıkları vücudumuzun dışına atmak suretiyle her gün tekrarlıyor. Bununla birlikte ruhsal bedensel ve zihinsel olarak dengeyi sağlayamadığımız durumlarda vücudumuzda özellikle organ zarlarında biriken, atılmak üzere bekleyen bir takım atomaltı atıklar malesef birikmeye başlıyor. Şelasyon dediğimiz ağızda yağ çalkalama işlemi dil altından emilerek vagus sisteminin dolaşımına katılıyor, sistem dahilindeki iç organlara ulaşıp atıkları bünyesine alarak tekrar dil altından ağza veriliyor. Çalkalamaya başladığımız yağ, 7-8 dakikanın sonunda ağzımıza köpük olarak atılmaya hazır olacak. Bu atığı lavabo yerine bir peçeteye tükürüp çöpe atmanızı öneririm.
3-LİMONLU ILIK SU
Güne başlarken ağzımızın temizliğinden sonra midenize giren ilk besinin de arındırıcı olması çok önemli. Uyanınca ilk olarak limonlu ılık su içmek midemizi ve bağırsaklarımızı atıklardan arındırırken agni ateşi dediğimiz sindirim sistemimizde en önemli rolü üstlenen unsurun en iyi seviyede çalışmaya başlamasını sağlar. Düşük agni ateşine sahip olduğunuzu şuradan alayabilirsiniz:
-Sabahları yorgun uyanma,
-Enerjinin tüm gün yetmemesi,
-Fazla yeme ihtiyacı, düzensiz yeme,
-Hazımsızlık,
-Kabızlık, sinüs tıkanıklığı,
-Nefes Darlığı, anksiyete ve depresyon eğilimi,
-Geç kalkma, uyuşukluk halinin uzun sürmesi,
-Sabah uyanınca beyaz bir tabakayla kaplı dil üstü,
-Zihinsel bulanıklık ve düşük konsantrasyon,
-Vücutta belli noktalarda ağzı, sızı, gerginlik,
-İdrak ve algı konusunda zorluk yaşama,
-Vücut genelinde şişkinlik ve ağır hissetme,
Her sabah uygulayacağınız şelasyon işlemi sizi içeriden dışarıya ideal sağlığınıza kavuşturacak.
4-DİYAFRAM NEFESİ
Ilık limonlu suyunuzu içmeden önce ya da sonra güne en dengeli şekilde başlamamızı sağlayan en büyük yardımcımız Nefes ve Meditasyon çalışmalarıdır. Nefes çalışmalarının faydalarını detaylı olarak okumak için tıklayınız.
Her sabah kalktığımızda eğer daha önce düzenli olarak daha önce nefes egzersizleri yapmadıysanız ilk aşamada sadece diyafram nefesini her sabah düzenli olarak 10 dakika yapmalısınız.
Diyafram nefes egzersizini yaparken rahat bir pozisyonda 90 derecelik omurilik açısıyla oturup, gözlerimizi kapatıyoruz. Dilimizi fire point olarak adlandırdığımız ön dişlerimizin arkasına yaslayıp ağzımızı da kapatıyoruz. Burnumuzdan ihtiyacımız kadar nefes alıyor ve yine burnumuzdan verebilidiğimiz kadar veriyoruz. Nefes alırken havanın akciğerlerimizi geçip karnımıza dolması ve nefes verirken karnımız adeta omurgamıza yapışana kadar içimizdeki tüm havayı boşaltmamız gerekiyor. Bu nefes çalışmasını her sabah düzenli olarak yaptığımızda vücudumuzun detoks mekanizmalarını güçlendirmiş ve parasempatik sinir sistemini yani sakinlik ve denge merkezini uyarmış oluruz.
5-MEDİTASYON
Nefes çalışmamızın hemen ardından ya da akşamları uyku saatinden 1 saat önce yapacağımız 20 dakikalık bir meditasyon bilinç seviyemizin yükselmesini, olaylara daha sakin ve farkındalıkla yaklaşmamızı, varsayımlar üretmek yerine güçlü iletişim ile sağlıklı ilişkiler kurmamızı, fizyolojik olarak hormon salınımlarını idealize etmemizi sonuç alarak hayatı bilinçli seçimlerimizle daha iyiye götürmemizi sağlar.
Meditasyon bir inanç değil zihnin kendi özümüzle bağlantıya geçmesi, bedenin kendi kozmik zekasını bulma teknolojisidir. Meditasyonun faydaları için tıklayın
Ayurveda felsefesinde ‘dua yaradana seslenmekse meditasyon onu duymaktır’ deyişi vardır.
Dr. Deepak Chopra’nın geliştirdiği So Ham meditasyonu her gün düzenli olarak 6 hafta yapıldığında sonuçları aşikar şekilde gözlemlenmektedir.
So Hum meditasyonu nefes alış verişimizin izlendiği mantra meditasyonudur. Düşüncelerimizin ötesinde bizim için varolan saf kaynağa ulaşmamızı ve arzu ve isteklerimizin filizlendiği sınırsız olasılıklar alanı olan ve ‘gap’ denilen alanı deneyimlemek için düzenli olarak meditasyon yapılmalıdır.
Meditasyona başlarken öncelikle niyetimizi içimizden geçirmeli ve ardından 4 ruh sorusunu eklemeliyiz.
Şahsi niyetimiz için örnek olarak ‘Ben yüksek benliğim ve ruhum ile birleşerek, her an tüm bedenlerimde ve tüm boyutlarda sağlık enerji gençlik mutluluk aşk bolluk bereket ve denge yaratmaya niyet ediyorum’ ya da kendi arzularınızı eklediğiniz bir niyet koyabilirsiniz.
Ardından şu soruları bir düşünce balonuyla kafanızın üzerinden gökyüzüne saldığınızı hayal ederek meditasyonunuza başlayabilirsiniz:
-Ben kimim?
-Gerçekten ne istiyorum?
-Yaşam amacım nedir?
-Hayatımda sahip olduğum neler için şükretmeliyim?
So titreşimi kozmik bilinci(ruh-spirit), Ham titreşimi bireysel bilinci(can-soul) temsil eder.
Meditasyona başlarken sırtımız 90 derece dik ve rahat bir pozisyonda otururuz. Gözlerimiz kapalı ve dilimiz üst ön dişlerimizin arkasına rahatça yaslanmış bir pozisyonda durur.
Nefes alış verişimizi doğal ritminde izlemeye başlarız. Her nefes alışımızda içimizden ‘SO’ ve her nefes verişimizde ‘HAM’ mantrasını tekrar ederiz. Aklımıza farklı düşünceler geldiğinde nazikçe mantramızı tekrar etmeye ve nefesimizi izlemeye geri geliriz.
Meditasyonun beklentisizlik alanından yapmalıyız, masumca ve yargısızca yaklaşmalıyız, gayretsizce doğal sürecin ortaya çıkmasına müsade ederek yaklaşmalıyız.
SİRKADYEN RİTİMLERE GÖRE UYUMAK
Vücudumuzun kendi dengesini bulabilmesi, hücrelerin kendisini şifalandırması ve bilinçaltı temizliği için düzenli ve kaliteli bir uyku uyumamız gereklidir.
Canlı ve sağlıklı bir cilt, ideal kilo, stresle mücadelede sağlam bir sinir sisteminin tahsisine kadar ruhsal, zihinsel ve bedensel dengenin altında kaliteli bir uyku döngüsü vardır.
Sirkadyen ritim güneşin doğuşu ve batışı ile gerçekleşen döngüye
verilen addır. İnsan vücudu yaşadığı coğrafi koşullara göre sirkadyen ritimle doğrudan bağlantılı döngülere sahiptir. Bizim ülkemizin bulunduğu kuşakta sirkadyen ritimlere göre saat 22:30 ve gece 04:00 arasında gün boyunca gördüğümüz, işittiğimiz, dokunduğumuz ve kokusunu aldığımız yani 5 duyumuzla algıladığımız her şey ve bu algılarımızı yarattığı duygu düşünce ve hislerimizin dönüştürülerek metabolize edildiği zaman dilimleridir.
Uykudan en az 2 saat önce mavi ekranla ilişkimizi kesmeli, sakin ve huzurlu bir ortam yaratmalıyız.
Kışın en geç 22:30 ve yazın en geç 23 sularında yatakta uykuya hazır olmalıyız.
Ayurvedik rutinlerin daha fazlası için sizleri atölyelerimize bekliyoruz.